doğum günümden beri yine tek kelam edemedim. blog yazarlığım zorlamaymış gibi. bu adres de burada iç yarası gibi durduğundan mütevellit ara ara girip bir iki satır karalamak zorunda hissediyorum kendimi. sonra "adam olana ayda bir yazı çok bile" diyorum. ne bileyim dengeli bir ruh halim de yok şu sıralar. başlıkta da belirttiğim üzere bağrımda bir öküz oturuyor. kendimi bu kadar deşifre etmeseydim o öküzün "ögö üniversitesi" olduğunu söylerdim lakin söyleyemem, çok deşifreyim. afişeyim. afişe jale.
eski kayıtlara bakarasanız benim kronik "üniversite öğrenciliği sendromu"ndan mustarip olduğumu anlamamanız işten bile değil. o kadar ki ergenlik ortalarından ilk gençlik sonlarına kadar geçen 7 yılımı bu yolda heba ettim. neden diye sormayın. ne bileyim. mezataşıma da bunu yazdırtacağım. "ne bileyim..." 7 yıl boyunca, ki okulu bu kadar uzatmak için destansı bir ataletin pençelerinde olmak gerek ve yeter şart, tembelliğin getirmiş olduğu o muazzam rehavet duygusunu neredeyse hiç tadamadım. ben o relax tembellerden olmadım. ateşe yürümek misali hem dertlendim hem derslerden kaldım. hem ağladım hem gelin gittim. o yüzden de 7 yıl boyunca böğrümde oturmuş bir öküzle birlikte gezdim. öküzsün günlerim yıllar öncesinde kaldığı için öküzsüz olma hissini tamamen hafızamdan sildim. (bu noktada rica ediyorum; tek derdi mezun olmak olan yüzeysel bir adam olduğum düşünülmesin, yüzeyselimdir ama core duo misali birden çok derdi performans sorunları yaşamadan çalıştırabilen bir işlemci sahibiyimdir. ve evet böğrümdeki öküzün tek nedeni mezun olamamak, başka dertlerim için başka yerlerim ağrır.)
bu yılımı yakan tek dersimin harf notunun açıklanmasına çok az bir zaman var. mesai saatleri dahilinde her an açıklanabilir. bakalım bizim öküz yerinden memnun mu? bir de tek ders sınavını saracak mı başıma? yine izmir yolları göründü mü yoksa yakın zamanda 15-20 dakikalık, vücudumdaki oksijen dahil tüm gazları tahliye edesiye derinlikte bir ohhhhh çekip böğrümdeki öküzü tekme darbeleriyle uzayın derinliklerine mi göndereceğim?
bit artık okul, öl artık oküz...
bu yazıyı okuyup sözde eğlenecektiniz, bok eğleneceksiniz. ben eğleniyor muyum?
14 Haziran 2010 Pazartesi
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)