10 Ekim 2010 Pazar

ayının 40 türküsü var 40'ı da armut üstüne (1945 askerde no:2)

yine bir cumartesi, yine bir haftanın sonu... (ki terminolojide buna "şafak atması" deniyor.) ve ben yine çarşı iznindeyim. geçen sefer bahsettiğim gibi çarşı izni beyyle sivil kıyafetlerizi giyip, meşrebince süslenip püslenip (allık sürecek değiliz!) nöbetçi komutana "çarşı izin belgesi"ni imzalattıktan sonra 5 saatlik bir süre boyunca (yerine göre değişir) ifa etmek için bölüğümüzden (karakol, alay, kolordu, her neyse) neşeli çocuklarcasına firar ettiğimiz, adeta hayattan çaldığımız, adeta şafaktan çaldığımız bir ibadetçesine gerçekleştirdiğimiz bir okazyondur efenim.

şu an bu satırları kendi dekore ettiğim çalışma odamda, taze demlediğim filtre kahvem eşliğinde yazıyorum dersem götünüzle gülünüz. çarşı iznine çıkmış diğer onlarca er ve erbaş gibin kaaantır (counter strike) oynayan yöresel veletlerin "atsana oğluuam" çığlıklarının yankılandığı bir internet kafe köşesindeyim. (sanıyorum yangın çıktı. ne kokuyo la?) ha yöre pınarhisar veletlerin de benim 15 sene önceki halimden pek bi farkı yok, tipik trakya susağı. ama şu bitmeyen soktuğumun kantır modasını yaratan fevkalbeşerleri kocaman öpüyorum, o ayrı...


hafta hafta askerlik ile ilgili bazı mefhumlardan dem vuracağım demiştim. bu hafta gazino...

hemmen tdk tanımına bakıyoruz; Yemek yenilen, gösteri izlenen, müzik dinlenen, bazen oyun sergilenen eğlence yeri.

parça parça analiz edersek ne yemeği? ne gösterisi? ne müziği? ne oyunu? gazinoyu duyan da assolit'in emel sayın olduğu alt kadrosunda izzet altınmeşe ile zeki-metin'in sahne aldığı fuar göl gazinosuna gidiyoruz sanacak hele hele.

gazino dediğimiz, fayans zemine sürttükçe dünyanın sayılı korkunç seslerinden birini çıkaran sandalye ve masalarla bezeli, nöbetten gelmiş askerlerin uyukladığı, televizyona ait kumandanın kapanın elinde kaldığı ve ekseriyetle enteresan televizyon yapımlarının izlen(eme)diği kapalı mekanın adı. ekseriyetle diyorum çünkü herhangi bir televizyon kanalının izlenme süresi (futbol müsabakası hariç) ortalama 5 dakika ile sınırlı. başı kıçı meçhul bu anlık sekansları sigara yasağına rağmen sebatla birleştirmeye çalışacağımı sanıyorsanız yanılıyorsunuz canlarım.

neyse işte olay bundan ibaret, bu gürültüde dikkatim dağılıyor. triplex dağ evimde yeni romanım üzerinde çalışacağım zaman uzun uzun yazarım artık. o zamana kadar şafak 90 küsür başka da yok.

3 Ekim 2010 Pazar

parmaklıklar arasında (1945 askerde no:1)

malum vatani görev icabı 335. ksd olarak yapmaktayım askerliğimi. jandarmayım. (güzel yurdun güvenliği emanettir bizlere, jandarmadır ulaştıran adaleti her yere ; (jandarma marşı)) uzun boyumun kurbanı olarak cezaevi kapıcısı yaptılar beni. aç-kapa... pınarhisar cezaevi'nin önünden geçerken el sallayın bana, korna öttürün...

daha fazla devam edemiyciğim malum çarşı izni...
çarşı izni; izindeyken yapacak bir şey bulamayıp mal gibi oturduğun ama bir yandan da bitmesin diye dua ettiğin şeye deniyor. elinin altında mevcut olan bilgisayar, cep telefonu gibi teknolojik nimetleri zamansızlık, beyinsizlik ve dahi mahremiyetsizlik yüzünden efektif olarak kullanamama saatleri de denebilir. 5 saat içinde hem kebap hem tatlı yiyeyim, hem 3-5 kahve içip sodasız da kalmayayım; hem karnım hem gözüm doysun diyerek mide fesadı geçirdiğin zaman dilimi de olur.:.

ilerleyen günlerde askerlikle ilgili tanımları anladığım kadarıyla yazmaya devam edeyim diyorum. (alnımızada parıldayan şeref ve şan arması, kahramanlar kahramanı yılmaz türk jandarması)

haftaya gazino... (mevcut televizyonu izleyemeyelim diye ihtiva eden kapalı mekan gibi bişi. bi nevi rekrasyon alanı galiba.)

fatmagül'ün suçu mu ne? senin fatmagül'ün bir melekti yavrum.

eyvah inzibatlar....