11 Nisan 2010 Pazar

şimdi uyuyayım yarın erkenden kalkıp yazarım...

perşembe günü okuldan 6 yıl sonra mezun olmama vesile olacak tek dersin vizesi var.
tuhaflık şu ki bu seçmeli bir ders. alttan alıyorum, devam zorunluluğum yok, bir kere seçince kurtuluş yok... gel gör ki ders de yok... çünkü açılmadı. yeter sayıya ulaşılamamış. hiç tanımadığım dolayısıyla not isteme şansımın olmadığı ikinci öğretimlerin tuhaf bakışları arasında olacağım sınavımı. bana da böyle bir ders yüzünden okulu uzatmak yakışırdı değil mi? en baba zorunlu dersten kalsam ne yazacaktım buralara?


her sınav dönemi olduğu gibi son geceye kadar ilk sayfadan başlayıp 3-5 sayfa sonra sıkılıp bırakmak üzerine kurulu bir ders çalışma stratejisi uyguluyorum. son gece de kıçıma neft yağı sürüyorum, büzük için çok faydalı. işin sırrı bu... (100 üzerinden) 20, bilemedin 40 garanti. harf notu olarak DD'ye tekabül ederse öp de başına koy, yeme de yanında yat...

tabi bu ilk sayfadan beşinci sayfaya günlük 25 dakikalık ders çalışma maratonum bana 24 saat stres, dert, gam, karabasan(evet uykumda bile) olarak geri döndüğünden dolayı flash oyun oynamak, dışarı çıkıp gezmek, telefonla milleti darlamak gibi aktivitelerden başkasını o çok kıymetli beynim kaldıramıyor. yazmak da buna dahil.

sözün özü; oğlanın canı çekmiş, heves etmiş fındık kafalı da açmış bu blog'u yarını yok bu işin diye düşünmeyin. perşembe'den sonra en komikli şakalarımla yine bilgisayar başında olacağım...


ps: "madem tek ders, 'tek ders sınavı' yok mu?" diye sorarsanız, derim ki tek ders sınavı 5 temmuz'da... askerlik için ağustos celbi kaçtı kaçar o zamana kadar. benimse en büyük emelim tsk bünyesine girmek; yaz sıcağında o yeşil kamuflajları çekmek, 150265 adamın bir arada yattığı o mis kokulu koğuşları solumak... istemediğim bir şey için bu kadar çaba sarfediyor olmam da ilginç.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder